Adın neydi
Bir gün seni yeniden göreceğimi söyleseler sadece güler ve hayallerde olmasa insanlar ne yapardı acaba diye düşünürdüm sessizce. Bir gün seni göreceğime inanmasam çoktan bu ülkeyi terk etmiştim şu an olduğum gibi kimsesizce.
Seni tanıdığımda ikimizde çocuktuk, yaşlarımızı bile hatırlayamayacağım kadar küçük ve bir o kadar da masum ve samimi. Sen mahallemizin en gözde kızıydın, bense en görmezden gelinen çocuğu, sen en güzel kızıydın ben en çok dışlananı ve sen en sevilen kızıydın bense seni en çok seveni… Yanına yaklaşmaya korkardım, terslemen umurumda değildi de diğer çocukların beni senin yanında görüp sana benimle ilgili bir şeyler diyerek seninle dalga geçmeleri ve üzmeleri işte buna dayanamazdım. Gittiğin her yeri dakikası dakikasına takip eder ve geçtiğin her yolu önceden kontrol ederdim, komşumuzun o kocaman köpeğinden çok korkardım ama yine de sen o yoldan geçeceksen ve eğer o dışarıdaysa bir şekilde ya seni ya köpeği uzaklaştırırdım oradan. Sana yaklaşamadığım için genelde köpeği uzaklaştırmak düşerdi payıma ve bunun da tek yolu beni kovalamasını sağlamaktı. Belki de bu sayede bu kadar hızlı koşabiliyorum şu anda. Bakkaldan alıp da yediğin içtiğin şeylerin adını ezberlerdim olurda bir gün beraber bir yere gidersek sen söylemeden ben alabileyim diye. Çoğunu önce kendim de denedim ve hatta bazıları hala çocukluk çağıma döneceğim zaman seçeceğim yiyeceklerin liste başıdır.
Bir gün tam her türlü hazırlığı yapıp özgüvenimi toparlayıp seninle konuşmaya karar verdiğimde, yüzünün yarısını kaplayan o gamzelerinle ki ben onlara aşkın kraterleri derdim, bana baktın ve “vedalaşmaya mı geldin, nerden duydun bilmiyorum ama teşekkürler biz gidince kimi takip edeceksin” dedin. Ne sorduğun soruya cevap verebilecek ne o soruyu anlayabilecek ve ne de sana aldığım en çok sevdiğin çikolatayı sana verebilecek kadar gücüm kalmamıştı o anda. Hani derler ya hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti diye, bizim hiç olmayan ve olmayacak hayatımız benimde gözümün önünden geçmişti o an. Annen seni arabaya çekiştirirken gözlerin benimkilerin içinde yüreğim seninkinin dibinde gitmemeye çabaladın, ama onlar büyüktü ve güçlüydü kazandılar. Senin gözlerine hiç dokunmadan ağladım, saatlerce o yolda arabanın arkasında kalan izlere bakarak, günlerce sana veremediğim çikolataya bakarak, yıllarca göğsümün ortasındaki boşluğa dokunarak ağladım, ağlıyorum. Adın Duygu idi, ya da belki Sevgi kim bilir belki de hiç biri, çocukluk işte yediğin çikolatayı, içtiğin gazozu kendi adım gibi biliyordum ama senin adını bilmiyordum. Fakat zaten önemli değildi ki adın ben adını değil seni seviyordum, hala da seviyorum.
Bugün duydum ki ailen mahallelerini doğdukları, tanışıp evlendikleri, çocuk sahibi oldukları ve terk edip gittikleri eski mahallelerini ziyarete gelecekmiş, bir yanım titredi ki hala o titreme yazımı bozan, bir yanım yine çocuk olup korktu ve eve saklandı ya karşıma o eski kız çıkmazsa diye. Gerçi sen gelecek misin ya da tek misin çoğul mu oldun bilmiyorum ama o çikolatayı hala sevdiğini umuyorum, çünkü bu mektupla birlikte bir tane de ondan alacaksın ve bakalım beni hatırlayacak mısın?